14 Ocak 2014

Kalabalıklardı, dokunmadan öylece duyamayacak kadar. Bedenden önce ruh dokundu. Yumuşak tende akıcılığını kanıtlarcasına kaydı. Parlak deriyi yalayarak gezindi hücre hücre, tadını ala ala. Her bir molekülü kokladı. Öyle bir çekti ki içine; ruhun ve bedenin bilgisine kazındı. Artık tüm çocukları o kokuyu tanıyacaktı. Tanıdıkça bilmek isteyeceklerdi onun öteki olduğunu idrak edene dek.

Yer; Haydarpaşa tren garı. Zaman belli değil. Zamanı düşündüren tek şey, duvardaki kocaman yuvarlak saat. Gar yeni, tertemiz. İşte görünüyor. Yukarıdan gülümseyerek iniyor. Hasret gideriyorlar. Saçlarını kesmiş, iki tutam saçı elinde. Kendi istemiş, kendi kesmiş. Yaptığı için mutlu, belirsizlik yüzünden kaygılı. Dönüşüyor o da, her şey gibi. Çıkıyorlar gardan, ufak bir kayığa biniyor. Binerken elini uzatıyor, diğerinin binmesine yardım ediyor. Açılıyorlar. 
Evde ağaç kabuğundan yaptığı müzik aletini çalıyor. Neşeli. Orada duruyor, büyülüden bağımsız. Zaaflarıyla, gücüyle, güçsüzlüğüyle oturuyor. Hepsiyle her şeyle bir bütün ve orada. İçindeki küçük yalnızla gelmiş, kendini ve her şeyi affetmek istiyor. Bir öpücük konduruyor. Gök yarılıyor sarı parlak bir ışık süzülüyor yukarıdan, göz kamaştırıcı, bir o kadar da yorucu. Ruhu sarıyor, bırakmıyor. Ne yaşanıyorsa, o oluş tüm yargıların ötesindedir, diyor. Tüm azameti ve mükemmelliğiyle onurlandırıyor olanı ve olmayanı.
Buna anlam katan sensin -varlığın-.. ve eğer sen olmasaydın, hiçbir zaman yaşanmayacaktı. Büyük gözleri aralanıyor heyecandan. İdrak ettiklerinin büyüklüğüne şaşırıyor. Ruhunun ve bedeninin bilgisine kazınıyor. Artık tüm çocukları böyle bir görkem karşısında gözlerini aralayacak, öteden beri bildikleri fakat nasıl öğrendiklerini bir türlü hatırlayamadıkları bir bilgi gibi tanımak isteyecekler.

Yer; belli değil, zaman hiç belli değil. Diz dize oturuyorlar, diz kapakları birbirine değiyor. Ne kadar zaman geçmiş, ne kadar yer değişilmiş bilinmiyor. Hala kalabalıklar. Saf bir ötekiler ve saf bir öteki olabilmenin eşsiz güzelliğini yaşıyorlar. Her fark ediş, bir uyanış. Özle, ruhtan sonra bedene dokunuyorlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder