28 Aralık 2013


Goodbye yeşil pasaport. Seni hep sevdim.

7 Aralık 2013

Denir ki; Yunan tragedyalarında, bir kahraman sınırsız özbilgi sahibi olduğunu iddia ettiğinde, yerin sarsıldığı hissedilir.

4 Aralık 2013

“Düzenin bozulmalı. Evden çıkmak budur aslında. 
Yolculuk bir düşmek ve kalkmak meselesidir. Eve yaralarla dönülmüyorsa hiç gidilmemiştir.”

Anlamlandırmaya çalıştığım bir süreçteyim. Hatta bazen o kadar abartıyorum ki; zorlama anlamlar vermiş olmaktan çekiniyorum. Bir sürü rüya görüyorum, bir sürü olay. Kimin bilincindeyim, kimin bilinçaltındayım karışıyor. Daha kendi bilincimle bilinçaltımı tanıyamazken, başka kimselerinkiler üzerine düşünmek hadsizliğini gösteriyorum. Her şeyin, herkesin, her olayın bir amacı vardır diyorum. Seviyorsam sebebi çok diyorum. Parçadan bütünü görebilmenin eşsiz özelliğiyle bütünü görmek için uğraşıyorum. İyinin ve kötünün, doğrunun ve yanlışın ötesindeki uzanan topraklarda buluşmak istiyorum, her şeyle...
Tam da "ah ne güzel gitmeye başladı, gidecek, devamı gelecek her şey, herkes, hayatım, ilişkilerim" diye diye, zıplaya zıplaya ortalıkta dolanırken vurdu hayat kendini ağzıma yüzüme. Önce, beş aydır planlarını kurduğum, gideceğime kesin gözüyle baktığım yurt dışı planımın olmayışını öğrendim. Bu öğrenişin verdiği belirsizlikle yollara attım kendimi, yine. Bir çok insanla tanıştım, bir çok insanla yeniden karşılaştım. Tanıştığım, karşılaştığım bir sürü insan; hepinizi çok sevdim. Bu duygunun herkes için karşılıklı olmadığını bile bile ya da öyle zannederek. Ben hepinizi yoluma çıkmış ışık olarak görüyorum. Hepinizden öğreneceğim, edineceğim bir özelliğin olduğunu biliyorum Ağzınızdan çıkan her kelimeyi, yüzünüzde beliren her mimiği, bedeninizdeki her jesti dikkate almaya gayret ediyorum. Kendi yolumda, kendimce mesajlar çıkardım hepsinden. İnsanların hissettiklerine kayıtsızlığımı, bu kayıtsızlığın altında yatan bencilliğimi, ilişkideki açıklığın önemini kavramaya çalışırken, bu açıklığın konfor alanımın sınırları içinde kalmasının bencilliğini, sahiplik duygularımın henüz bitmemiş oluşunun farkındalığını hep idrak ettim, ediyorum. Ve hepsini kucaklıyorum, bir geri çekiliş sürecinin başladığını hissederek...
"Gerçekliklerimiz çarpışıyor" demişti, yolda karşılaştığım bir güzel insan. "Herkes kendi gerçekliğini yaşıyor ve bu gerçekliklere uyumlandığımız ölçüde var olabiliyoruz başkalarının hayatında." Uyumlanmaktan kastını o an hissetmiştim. Sonra dedi ki: "Yaralarını deşme, onlara zaman tanı. Biliyorum çok heyecanlısın, kendini arama yolunda kendi kendine şaşırıyorsun, fark ettiğin şeyler seni mutlu ediyor. Fakat yaralarını çok deşme. Onlara iyileşmeleri için izin ver." Bu cümleleri ve kapıdan içeri harap bir şekilde girdiğimde "her şeyinle hoş geldin" diyen bir başka güzelin cümlelerini unutamıyorum.
Yollar yürümekle aşınmaz dedim, ben aşındım, yontuldum. Hayatıma etki eden herkesle eve döndüm, hepsine sarıldım, hepsini öptüm. Etki ettiğim hayatların sorumluluğunu üstüme almamaya çalıştım. Ne kadarını yapabildim bilmiyorum. Herkesin herkesten öğreneceği bir şey var dedim, almaya gayret ettim.
Şimdi evdeyim bir süredir, bir süre daha. Süreçleri bütünüyle hissetmeye çalışarak, bastırmadan. "Bastırılan her şeyin kader olarak ortaya çıkağı" gerçeğini bilerek.