23 Aralık 2010

17(?).12.2010-hayatının ilk depresyonunu beceremeyen karının güncesi



Üç gündür uyuyorum. Sonra annemin bir gün öleceğini düşünüp hıçkırıklarımı yutarak ağlıyorum. Boğazımda üç beş tane ağlama hıçkırığı düğümü. Konuşsam sesim çok kalın çıkar herhalde. Daha sonra yaşlanacağımı düşünüyorum. Yüzüm geliyor aklıma, kırış kırış... Ve yine ağlıyorum. Zaten iğrenç olduğumu düşünürken kırk yıl sonra ne acınası olacağımı düşünüyorum. Sanırım ilk bilinçli mastürbasyonumu altmış yaşında yapacağım. Uzun zaman sonra, gerçekten çok uzun zaman sonra ilk defa ölümden korkuyorum. Yalnız ölmek düşüncesi beni deli ediyor.

Uyuyup uyanıp çalışmam gereken derslere küfür ediyorum. Olmak istediğim yer burası değil, yapmak istediğim bu değil. Hayatım pedofili bir sapık tarafından vahşice sikiliyor gibi. Sevmek isteyip sevemediğim, sevişmek isteyip sevişemediğim herkes için sümkürüyorum.

Hava öyle kapalı ki, üç yüz gün daha uyumak istiyorum. İnsanların yüzüne boş boş bakmak hoşuma gidiyor. Oysa dokunsalar, ilk dokunan kişiye sarılarak köpekler gibi ağlayacağım. Omzu gözyaşlarımla, salyalarımla, sümüğümle sırılsıklam olana kadar. Sanırım yüzüme ilk bakanlar yapacaklarımı anladılar ve bana dokunmadılar.

Telefon rehberime şöyle bir bakıyorum, göremediğim isimler karşısında tekrar ağlıyorum.

Sonra tüm bu düşündüklerimden, hissettiklerimden utanıyorum. Küresel vicdanım beni doyasıya depresyon girişimimden alıkoyuyor. Rahatça ruhsal çöküş yaşatmıyor. Bir yerlerde benim yerimde olmayı isteyecek milyonlarca insanın olma ihtimali beni küçük düşürüyor. Kendimden utanıyorum. Diğer taraftan yerimde olmayı istemeyecek milyonlarca kişinin olma ihtimali de aynı şeyleri hissettiriyor.

Bu kadar.

9 Aralık 2010

arebeks

"yüzünü dökme küçük kız, bırak üzülmeyi. yalnız sen misin bi düşün, unutan sevilmeyi."

Pek küçük sayılmasam da şu an hissettiğim şey bu. Hiçbir mantığı yok, hiçbir çıkarı yok, hiçbir haklı tarafı yok. Sadece bu!

Birilerinin beni sevdiğini hissetmeyi özledim.

Haftalardır, sevgilim olmamasına içerleniyorum. Herkes herkesi seviyor çünkü. Yaşadığım tüm siktiriboktan ilişkiler de dahil, hepsini özlüyorum.
Fark ettim; annem beni severken, arkadaşım beni severken aklıma bile gelmiyor.

Sevilmeyi unutan tüm kız çocukları, hepinizi ben seviyorum. Anne, içlerinden en çok da seni seviyorum. Ah anne, bir aşık olabilsek işte o zaman çok güzel olacağız. İşte o zaman birbirimizin yüzüne bakıp konuşmadan ağlayacağız. Sen beni hep sev, olur mu? Çünkü o zaman senden başkasına aşık olma ihtimalim yok oluyor.
Bu, şu ana kadar hissettiğim hiçbir yalnızlığa benzemiyor. Daha tanımı yapılmamış, cümle içinde kullanılmamış bir yalnızlık.

Yoldan birilerini çevirsem "bakar mısınız, beni sevebilir misiniz acaba?" desem..

"Biliyor musunuz? Dudaklarım çatlayınca kırmızılaşır ve ben her zamankinden daha hüzünlü olurum."

Bunun sevilmek için iyi bir neden olduğunu düşünmüştüm..


Değilmiş.