4 Ağustos 2014

böcek

ikinci tekil şahıs cümleleri can acısı içerir. özünde kaçıncı şahısların (tekil ve/veya çoğul) bu acıya neden olduğunun pek bir önemi olmasa da, cümlenin öznesi ikinci tekil şahıs ise aslolan o acının varlığıdır. içinden geçilmemiş acıların öznesidir o.. 
zamanla acı tekleşir. tekleştiğinde ise acıtmayı bırakır, özne ise birinci tekil şahısa evrilmiştir. ve tüm yaralar, dönüştürülmek üzere bedene ve ruha gönderilir. dönüştüğünde ise, bilgisi bedene ve ruha öyle bir işler ki; hatırlaması zaman alsa da eşsiz bir yetenek olarak sonsuza dek herkeste yaşar..


Sevilmediğini çocukken düşünmenin açtığı yara öylesine zor iyileşir ki; insanın eti acır, biiliyorum. Ve senin de bunu bildiğini 'kedilerin gözlerinden saati öğrenir gibi' gözlerinden biliyorum. Yaraların hakkında konuşmayacağım. Ne kadar yaralı olduğun o kadar ruhundan ruhuma aktarıldı ki, konuşsam benimkiler de dahil ikimizin yaraları da darılır. Ben senin kanayıp kurumuş yerlerini de seviyordum. Hala kanayan, kan sızdıran, artık kanayamayacak kadar eski ve bakıldığında kemiğin görülebileceği kadar açılmış derinlikte olan. Olanlar. Ben senin kağıt kesiği yerlerini de seviyordum. Ani ve hızlı, ne olduğunun ayırdına varamadan olmuş, kabuk tutmuşlara göre yüzeyde, onların bir zamanlar verdiği acıdan farklı, fakat en az onlar kadar derin, sızlatan yaralarını. Seni tanımak, bunları tanımaktı benim için. Onları sevip okşamak, öpmek öpmek ve sonra geri yerine koymak. Sonra tekrar almak, ta ki öpüp okşanmaktan şekil değiştirene kadar.
-di'li geçmiş zamanın inceden iç burkan bir hissi vardır. Fakat zamanın dönen bir şey olduğunu içinde bilen herkes bilir ki, o dönüş sırasında an gelir ve cümlenin zamanının bir önemi kalmaz. Algılanabilen biçimiyle olayların sırasını belirtir sadece. Ve an, geniş zamana dönüşür. İşte o an, konuşulmaya gerek kalmadan anlaşılabilen hisler gibi, yaralarını hep seviyor olacağım.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder