çünkü her şey karşıtıyla vardır.
çünkü serbest bir pazar, her şeyi bozar.
ikinci defa dinlerken konserlerini, daha çok dinlemek istediğimi fark ettim ve içimdeki tüm sevgiyi vermek istediğimi, gözlerimden saçılan ışığı, hayatın verdiği vücut ısısını dağıtmam gerektiğini.
delirtici derecede soğuk bir istanbul bilmem nesinde, hastalıktan başım dönerken tek kişiyim ben hala, ayıldım düşlerimden daha dün diye fısıldıyorum kendi kulağıma. grip virüsünün yarattığı ilgiye muhtaçlık etkisinden mi bilmem, aklıma bir zamanlar bana değer vermiş herkes geliyor. yine aynı virüsün etkisinden olsa gerek kimseyi istemiyorum yanımda, sadece dinginlik istiyorum. bu virüs ne garip bir virüstür ki hem biri bana tavuklu şehriye çorbası yapıp elleriyle içirsin isteyip hem de yalnız kalmak istiyorum. kafam bir hoş oluyor. her şey çok yavaş akıyor, tepkilerim yavaş, dünyayı sindire sindire algılıyorum. grip hastalığının verdiği sarhoşluk, hiçbir şeye benzemiyor. her nefes alışverişimde boğazımdan kedi mırıltısı gibi sesler geliyor. ne söylesem gider bu virüs?
iç ses; "şimdi ben ne desem boş, karılmış harcımız yalnızlıktan".
virüs bu, bir yere gitmez ki.
dış ses; "bu dünyada aşıklardan çok acıkanlar var
yanımda yaşama sevinçli sandviçler var."
bırak nehirler aksın sevgili virüsüm, gel kesmeşeker eşliğinde rakı içelim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder