Aferin sana Flebit! Dört basamaklı ümitsiz tarihinin birler basamağını, büyük bir neşe içinde özenle değiştirdin. Herkesten daha çok eğleniyor olduğunu acınası bir ironiyle onaylattın. Mutsuz benliğinin acizliğini daha iyi teşhir edemezdin.
Sus Flebit, beni böyle kandıramazsın. Gölgenden bile anlaşılan sevgiye aç ruhunu nasıl pazarladığını gördüm, gözlerindeki çaresizliği, bir türlü yok edemediğin egonu gördüm. Ah benim zavallı insanım, mutluluğu nereye kadar sayıların son rakamının değiştirildiği yerlerde arayacaksın? Daha kaç zaman kalıntıları bile içini çürüten kıskançlığınla yaşamaya çalışacaksın? Geri kalan üç yüz altmış dört günü mutlu olmayı dilediğin yıl için, seni 'on'dan geriye sayarken gördükten sonra; bazılarımızın mutsuzluğu hak ettiğine karar verdim Flebit. Sen, kendinle ilgili şeyleri çözmedikten sonra, kimsenin seni sevdiğini tam anlamıyla hissedemeyeceksin ve mutluluğu böyle saçma sapan eylemlerle arayacaksın.
Ah be güzel kadın, bir farkına varsan aynadakinin.
Seni son kez uyarıyorum, şu an aklından ne geçtiğini de biliyorum. Hayır Flebit, ağlarken gözlerinin kızarmamasını istemek sana kendini iyi hissettirmez. Ağlarken iyi hissedemeyeceğini öğrenemedin mi daha?
Sana bir sır vereceğim; dibini görmeden paçaları sıvayamazsın.
Temelsiz cümlelerini söylemeyi aklından bile geçirme. Çaresizliğine ahmakça sebepler aramayı bırak. Kendine söylediğin yalanlara inanmaktan bıkmadın mı? Sen de kendinden sıkılmadın mı?
Tamam Flebit, susuyorum. Saplantılı duygulanımlarını kabullenmekteki gayretin için susuyorum. Seni, bir nedeni yokken aniden ve yavaşça sevdiğim için susuyorum.
Şimdi sakin ol ve elindeki nedenleri yavaşça yere indir. Uyku vaktin geldi, gözlerini kapat ve uyu. Karanlık her zaman seni kendine yaklaştırır Flebit, bunu unutma...
Sevgilerimle...
En Sevdiğin Tarafın
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder