yetişemiyorum, hiçbir şeye yetemiyorum. hiç kimseye yetemiyorum. aynısından seksen beş parçaya bölünsem de bölsem diyorum. ne zamandır var bu his, şimdi şimdi anlıyorum. hayatımın etkisiz elemanı gibi, sanki hiç sevilmemiş gibi, öpülmemiş gibi, yüksek sesli bir kahkaha atmamış gibi. buram buram östorojen kokuyorum, buramdan korkutuluyorum. emekli olmak istiyorum, mesela bağ-kurdan.
elma olmalıydım, yeşil ve ekşi bir elma. içime alabildiği kadar kurtçuk dolduraraktan ağız sulandırmalıydım. yaprakları en yeşilinden bir ağaçta varolmalıydım. ağaca anne, ağaca baba demeliydim. içime sığan kurtçukları sever idim, öper idim, sohbet eder kahkaha atar idim. hepsi de beni sever idi, sevişir idi. sormazlar idi adın ne diye kovmazlar idi dışlarından koklarlar idi içlerinden. elmanın ağaçtan düşme korkusu gibi olurdu birbirimize hissettiklerimiz. ısırıldıkça azalan beyaz etimin yerine yeni kurtçuklar doldururdum, hepsi anlaşabilirdi birbirleriyle. benim aslında tek götlük hayali dünyama kaç göt sığdırırdım oysaki. kurtlanmış tüm elmaları sevmem bundandır aslında. bundandır kurtçuklarıyla yaşamaya çalışan tatlı elmalara saygı duymam, bunu da seni de onu da ötekini de sevmem. yani bundandır ki severim. ben herkesi severim. sığıştıramadıklarımı severim. unutulmaktan korka korka tüm kurtçukları öpmek isterim.
hava çok havadar
elmaların içinde yenmemeyi bekleyen kurtçuklar var
sen de çok güzelsin kurtçuk, tıpkı diğeri gibi
ne vardı şu beden bahçenin en büyük elması olsa idi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder