hep böyle başlayan mektuplar yazmak istemişimdir birilerine.. yine sana denk geldi hep isteyip de yapamadıklarım. belki de yanlış insanlarda arıyoruz hep en çok istediklerimizi. hep aşık olduklarımızın bizim cümlelerimizi kurmasını istiyoruz. içimizden geçenleri.
bir gün birileri kuracak mı istediğimiz cümleleri, -biz istemeden- tesadüfen.. ve biz aşık olacak mıyız onlara? ya da zaten aşık olduklarımız kuracak ve biz hayret etmeden öylece bakabilecek miyiz? hani zaten öyle bir adam olacak ki karşımızdaki şaşırmayacağız böyle şeyler duyduğumuzda zaten "O" çoktandır, -heptendir- öyle bir adam.. kısa ve devrik ve dolaylı cümleler kuran; ama en önemlisi içimizdeki cümleleri kuran..
belki bir gün ...
sana senin bloğundan yazmak da çok heyecanlıymış :) sanki çocukken, mutfaktan bizim için yapılmış ama soğuması beklenen pudingi gizlice aşırdıktan sonraki itiraf zamanı gibi.
sen bu satırları okurken belki de biraz sonra yanına ben geleceğim ve yine abuk sabuk şeylerden bahsedeceğim. ama en güzeli de ne biliyor musun?
abuk sabuk da olsa bahsettiğim şeyleri dikkatle dinleyen birilerinin varlığını bilmek, seni bilmek; seni anlayabilmek en doğrusu anlaşabilmek! aynı dünyanın hayalini kurabilmek. sen olmasaydın bir şeyler çok eksik kalırdı hayatımda. bu dünyayı çekilebilir kıldığın için ve en önemlisi beni çekebildiğin için teşekkürlerimi borç bilir kocaman bir öpücükle mektubuma son veririm efenim.
ben de bi çeşit insanım işte, seviyom seni ben. <3 <3 <3
Çiğdem